Fügen Ünal Şen

HAYAT HERKESE YETER

Sonbahar’a Dokunmak

Mevsimler böyledir.

Farklı ve cömert.  Sürpriz dolu ve tılsımlı. Renkleri farklıdır, kokuları…

Çiçekleri, yaprakları, kuşları… 

Rüzgarları farklıdır, güneşi, yıldızları.

Böyledir mevsimler, aydınlıkları başka başkadır. 

İyi ki de böyledir. Minik armağanlar sunarlar sessizce…

Bir dal, bir yaprak, şen bir kuş sesi, pırıltılı bir papatya, sime bulanmış bir deniz, dizi, dizi balıkçı motoru, ılık rüzgar, keskin rüzgar, ıslak rüzgar, yağmur, kar…

Mevsimler böyledir işte, değişik.

Biliyorsun, şimdi Sonbahar. Akşamlar artık serin ve gökte kızıla yakın bir dolunay var bu günlerde. Bir de yollarda, sokak aralarında, yeşil dikenli kozalarından daha yeni çıkmış atkestaneleri.

 

Sonbahar bin bir biçimde dokunur sana, atkestanesi sadece bir tanesidir bu dokunuşların; unutma…

Ben çocukken, anneannem, “her yeni gelen mevsimi gülümseyerek karşıla” derdi bana.

“Ve mutlaka mevsime dokun.”

Çocuk aklım nerden bilsin, papatyaya dokununca baharı okşadığımı, sarı sazlarda, yazı bulacağımı ve atkestanelerinde Sonbahar’ı…

Zamanla öğrendim.

Baharın papatyaları, ballıbabaları nasıl coşturursa beni, yıllardır Sonbahar da bir yanına hüznü bir yanına yaşamı takar gelir koluna; karşıma dikilir.

Bana dokunmak kalır.

Sonbahar’ı biz “atkestanesi” ile karşılardık; anneannemle.

Yolda, bağda, bahçede, ormanda, sokak arasında dev cüssesiyle kocaman duran atkestanesi ağacının dibinde karşılardık.

Kırılmış, dikenli yeşil kabuklu kozanın içinden çıkan pırıltılı kahverengi atkestanesiyle karşılardık.

“Bak” derdi anneannem, “iyi bak, yere düşmüş gördüğün ilk atkestanesini mutlaka al. Cebine koy, ya da çantana at. Bir sonraki yıla kadar seninle kalsın. Sana mutluluk, sağlık getirir. Gülümseme getirir” derdi.

“Ya da bir sevdiğine ver, ona bir mevsimi armağan vermiş olursun…”

 

Yıllardır, Eylül ayının ortalarında, geniş yaprakları kenarlarından ortaya doğru yeşili kaybedip kızıla dönerken, ben, atkestanesi ağaçlarının altından geçmeyi bir görev bildim hep.

O dev ağaçların altında duraksadım.

Gördüğüm ilk atkestanesini gülümseyerek aldım avucuma.

Parlak kahverengi sert kabuğa, sevgiyle dokundum.

Sonbahar’a dokundum,

anneanneme dokundum,

mutluluğa dokundum,

yaşama dokundum,

sevgiye dokundum.

Mevsimler böyledir işte.

Tılsımlı ve cömert.

 

 

 

 

 

 

 

 

6 comments on “Sonbahar’a Dokunmak

  1. nimet belen
    11 Ekim 2011

    “ve mutlaka mevsime dokun” man icin senin at kestanesi -en kisa zamanda sana teslim edilmek uzere- ben de… yine cok begendimmmmm

  2. Ferah Decdeli
    11 Ekim 2011

    Geçen sene senden dinlemiştim kursta bi öğlen yemeği molasında, attım çantama o gün kapımın karşısındaki ağacın uğurunu tıpkı bir hafta önce yenisiyle değiştirdiğim gibi…sanıyorum bu yıl da yüzümü güldüren her olayda “anneanneni” anımsıyacağım.

    • fügen
      11 Ekim 2011

      Anneannem gözlerinden öper, bir lodos esintisiyle…

  3. Saide Uygur Günaltay
    03 Eylül 2016

    Sonbahara dokunuyorum Fügen. Buralarda dokunmak da bir başka güzel. Benim anneannem olmadı. Başka anneanneleri sevdim. Seninkini de sevdim. Sanırım toprağı bol olsun. Bu gün domates fidelerini söktük. Minyon domatesleri ikiye kesip bir tepsiye serdi. Ağacından yarımbuçuk olmuş iğde koparıp yedim. Fırsatım olursa buralarda atkestanesi arayacağım. He görüşümde seni anacağım..

    • fügen
      01 Eylül 2018

      Senin için bir Sonbahar yazısı daha var sitede

nimet belen için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Information

This entry was posted on 10 Ekim 2011 by in Kitaplarım and tagged , , , .

Bir Avuç Mazi

Instagram

Hiç Instagram resmi bulunamadı.